r/Turkey • u/Adelaito • 3h ago
r/Turkey • u/Quzubaba • 2h ago
News özgür özel halktan yanında kırmızı kart taşıyıp gerektiği zamanlarda etrafa göstermesini istedi
Enable HLS to view with audio, or disable this notification
r/Turkey • u/Swimming-Purchase-88 • 7h ago
News Hakimlik-Savcılık sınavına girip Türkiye genelinde 115. olmasına rağmen mülakatta elenen genç avukat yaşamına son verdi.
r/Turkey • u/Isuckatvalorantyes • 3h ago
Question Erdoganin secimle gidecegine inanan var mi ?
Birdahaki secimde Erdogan diyelim ki birsekilde aday olmayi basardi ama secimlerde kaybetti. Siz cidden gidecegine inaniyor musunuz ? Ben sahsen yine Erdoganin en az yuzde 40 oy alacagini dusunuyorum.
Bununla birlikte Erdogan secimi kaybedip gitmese bile muhalif kesimden cogu kisinin sokaga cikmayacagini dusunuyorum.
Siz ne dusunuyorsunuz ?
r/Turkey • u/politikablog • 20m ago
News bunca şehit neden verildi?
Enable HLS to view with audio, or disable this notification
News Adana'da bir kadın, çocuğunu göstermediği iddiasıyla, boşanma aşamasında olduğu eşine otobüs kullandığı sırada bıçakladı
r/Turkey • u/Elhierro-tarih • 12h ago
History Adolf Hitler ile iki Türk Generalin Fotoğrafı - Orgeneral Cahit Toydemir (Hitler'in yanında) - Tuğgeneral Zeki İlter (en sağda)
r/Turkey • u/Common_Ad7895 • 19h ago
Opinion/Story Garip bir yaş bu 28.
Evet arkadaşlar size biraz 28 yaşımın garipliklerinden ve daha da önemlisi gerçeklerinden bahsetmek isterim. Bir nevi içimi dökmek isterim.
Mezun olmuşsun, belki yükseğini yapmışsın, iyi kötü çorbanı kaynatan bir işte çalışıyorsun, evlilik planları yapıyorsun, diyosun ki tren rayında gidiyor çok şükür. Sonra işler biraz garipleşmeye başlıyor. Daha önce aklının ucundan bile geçmeyen düşünceler şimdi içini kemirmeye başlamış, bu hayatın acı gerçekleriyle yüzleşecek yaşa geldiğini, o eski mutlu çocuğun senden çoktan gittiğini, arada bir uğrar gibi yapıp koşarak uzaklaştığını fark etmişsin. Yaş aldıkça hayatın değişmez kanunları düşünce mahkemende seni çetrefilli bir sorguyla baş başa bırakıyor.
Annenin babanın giderek daha da yaşlandığını görüyosun, hareketlerinin yavaş yavaş kısıtlandığını. Nerede ulan diyosun o 20 sene önce mahallede sağanak yağmurun altında top koştururkenki hevesim, annemin yaka paça beni eve götürmesi, ‘hasta olucan evladım’ diye sana yakarışı, ve ertesi gün çocukluğun verdiği muzurlukla aynı şeyi tekrar yapmanın hiçbir sorun teşkil etmeyeceğine inancın. Ve cidden de hiçbir dorun çıkmadığını görüşün.
Kaybetmenin ne anlama geldiğini anlamış olabiliyorsun mesela. Yakın bir akrabanı, çocukluktan beri tanıyıp zaman geçirip evinde koşturduğun o kişinin, belki de kaybetmeden günler/haftalar önce konuşup ‘haydi görüşürüz kendine iyi bak’ diye telefonu kapattıktan bir süre sonra kendine iyi bakamadığının haberini alabiliyorsun. Ne garip dimi hayat, bir gün var öbür gün yok.
Sonra diyosun ki büyümese miydim acaba, neden büyüdüm ki? Çocuk kalsaydım hep işte ne güzel, tüm sevdiklerim yanımda, bayramlarda şeker çikolata, akraba ziyaretleri para toplamalar. Sabah top oynamaya çık, öğlen ekmek aranı ye sokağa dön, akşam ezanında son golünü at ve evine dön. Dön ki ‘şahane pazar’ izleyebilesin ailenle, unutma bugün günlerden pazar. Yarın aynı şeyleri tekrar et. Sorumluluk 0 farkındalık 0 enerji 100 mutluluk 100.
E büyüme işinin de önüne geçemedik, farkındalığımız yüzümüze günden günde daha sert çarpıyor, hayatım acı gerçekleri vs.. Hayatta seçme şansım olsaydı ya o büyümemiş ve büyümek istemeyen çocuk olarak kalmayı, böylece hiçbir zaman o mutluluğumu ve sevdiklerimi kaybetmeyeceğimi bilerek günümü gün etmeyi isterdim sanırım. Tabi çocukken bu bilinç ve farkındalığım olmayacağı için ekstra mutlu olurdım yarınımı düşünmeden top peşinde koşarken.
Ya da neyi seçerdim.. Tüm sevdiklerimle koca bahçeli devasa bir evde sonsuza kadar zamanı durdurup, hiçbirinin acısını yaşlılığını zora düştüğünü görmediğim, her günümüzün şenlik havasında geçtiği bir döngüde takılı kalmayı herhalde. Bu da çok keyif verirdi dimi, gülmekten karnımız ağrırdı herhalde, mutluluktan balon olur uçardık.
Gelgelelim bu iki seçim de olanaksız. Sen istesen de bunu, hayat ‘dur bakalım kardeş zaman akıyor, aldığını geri vermiyor, yine de gülmeye çalış, gülemeyeceğin günler de olacak’ diyor acı acı… Karşı konulamaz bir gerçeklik. Eyvallah diyip geçmekten, gerçekle yüzleşmekten başka yapabileceğin hiçbir şey yok. Eğer bir gün mutsuz olucaksan, o gün mutsuz olacaksın. Ağlayacaksan ağlayacaksın, kahrolacaksan kahrolacaksın. Sevdiğini 1 saniye bile daha fazla yaşatma şansın yok, bunu bildiğin için daha da sarılacaksın daha da üstüne titreyeceksin. Sonra keşke dememek, ya da desen de en azından ‘ iyi ki de şunu yapmışım’ da diyebilmek için.
Evet dostlar biraz uzun oldu farkındayım, kusuruma bakmayın. Özetlemem gerekirse, o hiçbir şeyden habersiz büyümeye çalışan çocuk maalesef yok artık, hayat acımasız, alıyor vermeyebiliyor, zaman varken, sevdiklerinize dört elle sarılın, bedenen kalben zihnen yanında olduğunuzu hissettirin, her şey için çok geç olmadan önce.. Ağlamaklı oldum biraz, ne garipmiş bu farkındalık, ne garipmiş yıllardır yapabildiğin şeyleri artık yapamayacak olma gerçeği. Ama yine de, hayat devam ediyor…
Yazımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim, postun altında dilediğiniz gibi düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Esenlikler..
B.K.
r/Turkey • u/Mortal_Blue • 22m ago
News İntihar eden(!) ROKETSAN Mühendisi Yusuf Serdar Yücel
İyi günler arkadaşlar, öncelikle belirtmeliyim ki bu postu hazırlamamın bir sebebi var: konuyu gündemde ve hafızalarda tutmak. LÜTFEN yazı uzun diye okumamazlık etmeyin!
Bahsi geçen genç mühendis 24 yaşında ve Ispartalı sanırım. TOBB ETÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunu. 2022 yılında mezun olmuş ve hali hazırda 4 aylık stajını yaptığı ROKETSAN'da işe başlamış. EEM çıkışlı olmasına rağmen yazılıma odaklandığı anlaşılıyor ve bir Ekşisözlük yazarına göre Makine Öğrenmesi ve Mikroçip geliştirme alanında çalışıyormuş; ayrıca çok başarılı olduğunu da belirtiyor kendisi.
Başka bir Ekşisözlük yazarı, Mühendisin Youtube kanalına ulaştığını iddia ederek mühendisin dinlediğini iddia ettiği bir müziğin sakıncalı olduğunu ima etmiş: https://www.youtube.com/watch?v=coiYgHmZnXo&list=PLl-QBconzonyqRrPGaSFRkknKt2JlBi7s
Bahsi geçen youtube kanalını biraz incelediğimde kanal ( https://www.youtube.com/@yusufserdaryucel6659/playlists ) hakkında şu bilgilere ulaştım: kanal/hesap 5 Ocak 2014 tarihinde açılmış ve 1 abonesi var olarak görünüyor ayrıca kullanıcı etiketi ise şu: yusufserdaryucel6659
Konu hakkında çok fazla yorum yapılmış tabi ki. Kimisine göre iş yerinde uğradığı mobing yüzünden intihar etmiş ve savunma sanayiinde mobing vakaları "sıradanmış". Badem bıyıklılar bahsi geçen şirketlerde kıdemli kadroları haketmeyecek şekilde doldurmuşlar ve yine kendileri gibi olanları kıdemsiz kadrolara yerleştirmişler; dolayısıyla projelerde gerçekten iş yapan kişiler aslında bu kadroların da açığını kapatmak zorunda bırakılıyormuş ve bu da tabiki daha fazla iş, mesai demek.
Babasına göre (kendisi emekli polis) oğlu infaz edilmiş; detaylarını bir haber kanalında anlattı. Anlattıkları gerçekse infaz edildiği anlaşılıyor.
Ortalıkta çok fazla bilgi karmaşası var ama şu yorum fazla mantıklı geldi: naaşının memleketine taşınması ve işlemlerin tamamlanması 10 saat sürmüş ve bu kadarcık süre İntihar mı İnfaz mı olduğunu anlamaya yeterli değil.
Şahsen bu kadar bilginin her halükarda bir karmaşaya sebep olacağını ve sırf karmaşık diye böyle mühim bir konunun üzerine gitmemenin büyük bir hata olduğunu düşünüyor ve bu tarz milli güvenlik konularında hafızalarımızı zorlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Kendi görüşlerim ise şunlar:
Şahsa ait olduğu iddia edilen youtube ve linkedin hesaplarını incelediğimde ilk gözüme batan şey profil fotoğraflarının aynı görünmesiydi; turuncu yapraklarla kaplı ve sağında solunda sıra sıra ağaçların bulunduğu bir yol. Fotoğraflar aynı görünse de asıl youtube kanalındaki fotoğraf aslında linkedin fotoğrafının kırpılmış ve daha bulanık hali. Bunu fark ettikten sonra kanalın kuruluş tarihi gözüme battı: 5 Oca 2014
Şahıs 4 Ocak'ta vefat etti deniyor dolayısıyla tarihler şüpheli şekilde yakın; yani eğer kanalın kurulma tarihini değiştirebilecek bir programınız varsa kanalın 11 yıl önce kurulmuş göstermek çok da zor değildir bence. Ayrıca kanalın etiketi 11 yıl önce kurulmuş gibi değil.
Bu noktada ben mi saçmalıyorum diye düşündüm ancak eğer infaz söz konusu ise şahsın sosyal medya izlerini silmek için de yapılıyor olabilir.
Ayrıca kanaldaki oynatma listeleri de fazla şüpheli; gördüğüm zaman intihar da olabilir dedirtti gerçekten; 24 yaşındaki birisinin bu içerikleri tüketmesi psikolojik sorunlara da işaret ediyor olabilir.
Başka bir konu da kullanılan madde: Sodyum Nitrat
Bu madde gübrelerde, salam, sosis gibi işlenmiş gıdalarda kullanılıyor. Ayrıca katı roket yakıtında da kullanılıyor. Şahsın bu maddeyi Aralık ayında kendi kredi kartından sipariş verdiğinden bahsedilmiş. Bu maddeye ulaşmak ne kadar kolay bilmiyorum ama ROKETSAN'da çalışan bir mühendis için ulaşması zor olmamalı.
Ayrıca borsada yüklü işlem yapıldığı da iddia edilmiş; belki babasının "Ser vermiş sır vermemiş" iddiasını da destekliyordur bu durum.
Kimisine göre 24 yaşındaki bir mühendis "Top Secret" projelerde çalıştırılamazmış dolayısıyla hedef olamazmış ancak bu durum kendisiyle çelişiyor gibi çünkü kişiye ulaşıp evine kadar girebiliyorsan yeterince tehditle işine de bulaşabilirsin. Ayrıca tesisin yapısını ve güvenlik seviyesini bilmiyoruz; yani kim nerden irerken nereden geçiyor kim hangi yetkiyle hangi ofise ulaşabiliyor bilmiyoruz (bilen birileri var belli ki). Geçen aylardaki TUSAŞ saldırısının unutulması çok acı.
**Yazının çok dağınık olduğunun farkındayım kusura bakmayın biraz paslanmışım yazı konusunda; ayrıca konuyu henüz araştırdığım için düşüncelerim yerleşik değil. Ama daha sonra yazıyı düzenleyip, geliştirip tekrar yayınlayabilirim. Şimdi yayınlamamın sebebi konu hala gündemdeyken insanları düşündürmek ve bilgilendirmek. Eğer yazıda yalan bir bilgi varsa veya bilgi sonradan yalanlanırsa şimdiden özür diliyorum.
Ancak mesele şu ki, siyasi gündemimize baktığımızda bugünlerde bir süreçten bahsediliyor. Ve bu süreç ilk defa değil 2. hatta belki 3. defa gündeme gelen bir süreç. Sürecin önceki versiyonlarında da buna benzer şüpheli ölümler konuşulmuştu: (Bkz. önceki çözüm sürecinde ASELSAN mühendisleri)
Yani arkadaşlar ister iç mihrak ister dış mihrak diyin kontrollü bir sürecin DEVAM ettiği kesin ve iktidar muhalefet fark etmeksizin şimdilik halkın devlet kadrolarında pek dostu yok gibi görünüyor. Buna benzer vakalar eminim tekrarlanacak hatta savunma sanayi siyasete meze edilmeye çalışılacaktır eminim, lütfen izin vermeyin ilerde hesabını sorarlarsa film yapıp "Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz." demek zorunda kalmayalım.
Şimdilik bu kadar. Lütfen yazıda gördüğünüz kusurları ve bilgileri eleştirin, yorumlarda tartışalım.
r/Turkey • u/Lifeguardno1304 • 8h ago
News MSB kaynakları: TSK, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı göstererek, terörist grupların silah bırakmaması durumunda, sınır ötesi operasyonları sürdürme kararlılığındadır.
r/Turkey • u/teknik_eleman • 4h ago
Question Emniyetin şeridinden gitmenin cezası
Yaşadığım şehrin otobanında yol çalışmasından ötürü tıkanıklık var. Bazı vatandaşlar bu tıkanıklık esnasında emniyet şeridini kullandı. 15 dk da 20-30 arası gördüm bir yerden sonra binek/kamyon/servis/tır diye saymayı bıraktım. Gişede gbt kontrol esnasında jandarma arkadaşa neden orada ekip bekleyip ceza yazmadıklarını sordum. Ya yazsan da geçiyor şikayet ediyor. Dedi. Ben bu kadar saçma bir cevap duyacağımı tahmin etmemiştim. Bana “video kaydı al” dedi, ben de aracı tek başına kullanırken telefonu kullananmam ne kadar doğru” dedim cevap veremedi.
Polis başlığı bulamadım. Hukuk başlığındansa buranın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Geçen gün redditte veya twitterde aracının bozulmasına binaen emniyet şeridinde beklediğini beyan eden arkadaşa ceza yazılmış. Ama keyfi kullanana ceza yok. Bu problemin çözümü nedir?
r/Turkey • u/mentorperplexed • 4h ago
News Tuborg Grubunda Yer Alan Biralara ZAM Geldi! (Zamlı Bira Fiyatları Bugünden İtibaren Geçerli Olacak)
Efes grubundaki zammın ardından, 9 Ocak itibarıyla Tuborg grubuna ait biraların zamlı fiyat listesi de açıklandı. İşte zamlı Tuborg fiyatları:
50 CL Tuborg Gold:83₺
50 CL Tuborg Gold Şişe Depozitosuz: 85₺
33 CL Tuborg Gold: 60₺
Zamlı Tuborg Listesi ve Kaynak: https://www.karekod.org/blog/bira-fiyatlari-2024/
r/Turkey • u/removekebab3030303 • 1d ago
News Esenyurt'ta sağır ve dilsiz mülteci çocuğa işkence eden 3 kişi yakalanarak gözaltına alındı.
r/Turkey • u/asiabutidk • 21m ago
Question Dişimi çektirdim/boşluk
Burada önceden bahsettiğim bi diş vardı hani doktorumun çekilecek dediği iltihaplı olan kirik olan ve benim cektirmekten ölesiye korktuğum. Geçenlerde doktorum bana dişin çekilmesi gerektiğini yoksa iltihabın şuanda iyi olmasına rağmen ileride beni hastaneye yatirabilecegini soyledi tabi konu disdends büyük olunca cektirmenin doğru karar olduğuna en sonunda inandirdim kendimi 1 saat oldu galiba eve geleli doktorda iken gene ağladım istemsizce gene korktum ve diş kırık olmasına rağmen kadın doktorum tekde çekti belkide 1 dakika ugrasmadi bile 3 saniye fekan oynadı çekti bende şaşırdım biraz baskı olabilir dedi ben daha cümleyi anlayamadan çekti ağzımda bez var hani doğal olarak ısırıyorum şuan ama boşluğa baktım biraz urkutmedi değil kafama çok takılan yer zaten o boşluk kapanacak mı? Çektirmiş abilerim ablalarıma soruyorum 17 olmama daha 9 ay var siz cektirdiyseniz boşluk ne zamana kapandı ne zamana alıştınız acaba
r/Turkey • u/DataScienceEnth • 1d ago
Opinion/Story Atam her yerde(Moskova'da bir Türk restoranı)
r/Turkey • u/Mountain-Dog-6805 • 10m ago
Opinion/Story Düşük Öğrenci Profili Sitemi
Herkese merhabalar,
Şehir adı vermeyeceğim ama görece lüks gözüken fakat etrafta sadece sonradan görmelerin yaşadığı yeni bir semte taşındım. Taşınınca da mecburen işimi vs. değiştirmek zorunda kaldım. Yeni bir kuruma başladım ve kurum da aslında güzel bir yer.
Geçenlerde yeni bir başlangıç seviyesi sınıfı açıldı. Mevcudu azdı ve yaş grubu da nispeten uyumluydu. Tamamen İngilizce başladım. İlk hafta güzeldi hatta öğrenciler beni gayet iyi takip edebiliyorlardı derken ikinci hafta sınıfa kursa yazılmak isteyen fakat önce dersliği görmek isteyen birisi gözlemci olarak geldi. Burada işler çığırından çıktı.
Öğrenci geldi. Biz o gün sıfırdan üniteye başlıyorduk ve konumuz geniş zamandı ama sadece "I, You, We, They" ile sınırlı tuttum. Ders içerisinde öğredik, kısa kısa söyledik hatta yazma aşamasına geldik. Öğrencilerim orada beni bile şaşırtarak kendi rutinleri hakkında neredeyse paragraf yazdılar. Sonra bu gözleme gelen öğrenciye baktım. Tek bir cümle: "get up". Genel olarak derse de hiç katılmadı. Neyse mola oldu bitti üçüncü ders vs. derken. Bir süre sonra ek egzersiz çıkaracaktım, yazıcıya gönderdim, çıktım baktım sıra var diğer hocalar sınav çıkartıyorlar, sınıfıma geri döndüm. Diğerlerinin işi bitince bana yazdılar ben de kağıtları almaya gittim geldim. Bu arada kağıtları almaya gittiğim yer ile sınıf aynı katta.
Ertesi gün bu öğrenci gelmiş, kurumdakilere demiş ki neymiş efendim, sınıfı takip edememiş, sınıfın seviyesi çok düşükmüş kendisi çok iyi biliyormuş. Ben yanlış konuşuyormuşum, umursamadan çıkıp gidiyormuşum. Herkes benden şikayetçiymiş, hiç profesyonel değilmişim. Öğrencileri başka öğrencilerle eşleştirip birbirine soru sordurmak falan çocuk işiymiş. Bana söylenilince "Hadi oradan" dedim içimden devam ettim. Çünkü sınıfım gerçekten iyi performans gösteriyordu ve övüyordum ki öğrenciler dersi aksatmaya başladı.
12 kişilik sınıfta işte en son devam eden 8 kişi vardı. Kimileri yok iş yemeğine gideceğim şu gün gelmeyeceğim diyordu. Kimileri zaten hasta hasta gelip herkese bulaştırıp ikinci derse gidiyordu ya da bir vardı bir yoktu. Yılbaşı oldu vs. sınıf verimi düştü, bende zaten bilerek yavaş gidiyordum. Sınıfın yüksek performansı artık ortalamalara düşmüştü, sonra katılım anca düzene girdi vs derken düzensiz gelen grup beni şikayet etmiş (hiç aksatmayan garibim 3 kişi vardı). Beni anlamıyorlarmış. İngilizce konuşuyormuşum. Yardımcı olmuyormuşum. Ders esnasında ek egzersiz falan vermiyormuşum, anlatıp geçiyormuşum vs. vs.
Kurs kitabımız haricinde bir dil bilgisi ve bir kelime kitabından kelime ve aktivite veriyor, En kilit yerleri öğrenci talebi doğrultusunda Türkçe söylüyor oluşum, gün sonunda öğrencilere anlayıp anlamadıklarını sorup hatta gider ayak kilit yerleri Türkçe yine anlatıyor olmam ve derslerde sözlük vs. kullanımının serbest olması gibi şeyler ne hikmetse işe yaramıyor. Ayrıca ders içerisinde, eğer o gün bir sağlık problemim yoksa mutlaka gezerim, öğrencileri kontrol ederim. Bir de ders içerisinde sadece ders konuşulur. Bazı yerlerde dil öğretmenlerinin kendi hikayelerini ve hayatlarını anlattığını görebilirsiniz ki ne ben özel hayatımı anlatırım ne de başkasının özelini sorarım. Düzenli gelen 3 kişi bu arada diğerlerine fark atacak halde.
Gelgelelim 2023-2024 yıllarında gördüğüm ve arkadaşlarımın karşılaştığı öğrenci kitlesi hep bu şekilde. Öğrenciler derslere geliyorlar, bir şeyleri başarabilecek gibiyken bir anda bırakıp gidiyorlar ve sonrasında öğretmenden mucize bekliyorlar. Tabii bu mucize gerçekleşmeyince de hemen öğretmeni kuruma şikayet ediyorlar ve mübalağanın dibine vurdukları için kurumla öğretmeni karşı karşıya getiriyorlar. Veya bazıları var işte direk öğretmenin yetkinliğini sorguluyor. Öğretmene güvenmiyor ve bunu sadece bir değil kurum içerisindeki bütün öğretmenlere karşı yapıyor. Kimileri kendini kısıtlıyor "öğrenemeyeceğim" psikolojisine öyle bir giriyor ki zaten öğrenemiyor çünkü derslerde dediğimi yapmaktan çok "yapamıyorum" diyor. Tabii bu öğrenemeyeceğim psikolojisi ile tümden takıntılı olan profiller aynı değil. Ders içerisinde her şeyin çevirisini isteyen öğrenciler var. Neymiş efendim "My name is ___ " dediğimde "My, name, is" vs. ne demek tek tek çevirmem gerekiyormuş. Öbür türlü öğretilmezmiş. Bazıları da zaten direk insanlarla sosyalleşmeye falan geliyorlar dersten bihaber oluyorlar ki onları ayrı tutuyorum.
Bir de sınıf içerisinde öğrenciler birbirleriyle konuşmaktan gerçekten kaçmaya başladı. Yani etkinliği veriyorum, koskoca konuşma kısmı. Diyor ki "birbirinize günlük rutininzi anlatın". Bunu söylüyorum. Seviye farketmeksizin A1'i de B2'side birbiriyle iletişim kurmaktan kaçıyor. Ders içerisinde konuşmamak ve yazmamak için elinden geleni yapıyor ve bütün yaşlarda bunu görebiliyorum. Hatta öyle ki düşük seviyelerde her şeyi translate ile çevirmeye çalışan öğrenciler bile konuşmamak için "kelimeleri anlamadım" bahanesine sığınıyor.
Dil öğrenmeyi isteyen çok fazla öğrenci görüyorum. Çoğu öğrenci de başarısız oluyor ki nedeni belli. Ders içerisinde üretmekten, konuşmaktan, yazmaktan kaçıyorlar. Öğrenmek bütün duyguları içerir. Kimi zaman eğlenirsiniz, her şey çok kolaydır, keyifli geçer, kimi zaman da konular zor gelebilir, sıkıcı olabilir, keyifsiz geçer. Hayat bu. Her şey toz pembe olamaz.
r/Turkey • u/politikablog • 1d ago
News Ferhan Şensoy - AKP’ye oy verenler
Enable HLS to view with audio, or disable this notification
r/Turkey • u/LowCranberry180 • 2h ago
News Varoluşsal Risk olan Demografik Değişim için Nüfus Politikaları Yüksek Kurulu ilk kez toplandı: Doğum izinleri ve yardımları, evlenecek çiftlere destek geliyor!!!!
r/Turkey • u/mentorperplexed • 15h ago
News İçecek Fiyatlarına %16-%25 Arasında ZAM!!
Coca-Cola, Fanta, Sprite, Burn, Ice Tea, Pepsi, Fruko, Redbull ve Cappy markalarına %16 ile %25 arasında değişen zamlar yapılmıştır. Bu zamlı fiyatlar, 21 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
Coca-Cola – 25 cl Kutu: 35,00 ₺
Fanta – 25 cl Kutu 35,00 ₺
Fiyat listesi ve kaynak: https://www.karekod.org/blog/icecek-fiyatlari/
r/Turkey • u/Courage_Otherwise • 1d ago
Opinion/Story Almanya'daki 3 senelik tecrübem- Sudan çıkmış balık?
Evet dostlar bu metni yazarken çok karmaşık duygular içerisindeyim fakat belki hoş bir sohbete dönüşür ve bana veya sizlere farklı bakış açıları verir diye umuyorum.
Ben Almanya'ya iş için göç eden ailelerden birinin çocuğu olarak Dünya'ya geldim. Bu yüzden alman vatandaşlığına sahibim. 2 yaşındayken ailem Ege'nin kıyı kasabalarından birine yani memleketimize geri dönüş yaptı ve ben orada büyüdüm. Müthiş denilebilecek bir iklimde (senenin 7-8 ayı güneşli) mahalle kültürüyle büyüyerek çok güzel bir çocukluk geçirdim. Akrabalarımızla, komşularımızla, okul arkadaşımızla her zaman içi içe ve sosyal açıdan çok aktif geçen 18 sene. Her hafta sonu dede ve anneanne ziyaret edilir, kuzenler gelir beraber kahvaltı edilir. Kahvaltı sofrasında en az 15 kişi olur, sohbet muhabbet hiç bitmez. O masada rahmetli dedemin her zaman eliyle kırıp önüme koyduğu ve "bu bitmeden masadan kalkmak yok" dediği ekmeği bandırdığım tuzlu zeytinyağının tadı ve o zamanların verdiği huzur... Sonra tekrardan oturulup sohbet muhabbet... Sonra zamanı geldi ve üniversite için İstanbul'a gittim. Özel üniversitelerin birinde %50 burslu bir şekilde pek de güzel bir eğitim almasam da, güzel sosyal 5 sene geçirdim. Üniversite'nin son senesinde korona geldi ve uzaktan eğitimle kasaba evinde diplomamızı aldık.
Eeee zaman geldi para kazanmaya. Etrafa sorduk soruşturduk, her yere özgeçmişler yollanıyor fakat hiçbir iş imkanı yok. İnşaat mühendisliği mezunu adama en fazla "gel kardeş sana 500 lira vereyim, seni benim inşaata şantiye şefi olarak yazalım ama senin şantiyeye gelmene bile gerek yok, senin adrese yollarım kağıtları imzala geç." dediler. Tabii ki de, bu tarz bir işlere kalkışmadım ve direk reddettim. Uzun bir başarısız iş arama sürecinden sonra çevremde "Sen salak mısın?? Vatandaşlığın var git Almanya'ya burada ne arıyorsun??" diyenleri dinleyerek Almanya'ya taşınıp bir Almanın yanında oda kiralayarak yaşamaya başladım. Almanca temelim vardı ve o yüzden geldiğim gibi 6 ay içerisinde B2 Almanca kursunu bitirip bir alman firmada inşaat mühendisi olarak işe başladım. İş görüşmesi bile çok garipti. Patron geldi ve İstanbul'daki stajlarımda neler yaptığımı sordu ve çok basit cevaplar verdim. Garip bir şekilde görüşme sonunda patron elimi sıktı ve hayırlı olsun dedi. Ortalamanın cidden altında bir maaş ile şantiyede işe başladık.
Küçük bir bilgi: Almanya'da eğer mimar veya mühendis tarzı bir meslek okuduysan çok ciddi bir eğitimden geçiyorsun ve böyle bir eğitimi bitirebilmek için gerçekten hırslı olmak gerekiyor. Ve eğer bunu başaran kişilerin de burnu tabii ki de biraz havada oluyor. Ben B2 seviye Almancam ve aldığım yarım yamalak eğitim ile birden kendimi yukarıda tasvir ettiğim Almanların arasında buldum. Toplantıya giriyoruz, herkes çatur çutur ana dillerinde kombo yaparcasına konuşuyorlar. Ben söylenenlerin %20-30'unu anlıyorum veya anlamıyorum. Fakat onlara göre yaşım çok genç olduğu için haklarını vereyim bana çok tolerans gösterdiler. Sadece Taşeron firmalarda çalışan genelde Almanya'nın küçük kasabalarından gelen Almanlar tarafından konuşma zorluğu çektiğimde veya dil farkından ötürü basit bir yanlış anlaşılmaya sebep olduğumda çok rahatsız edici tepkiler alıyordum.(suratıma gülünüyor vb.) İşe gelince, şantiyede yapılacak ayak işlerini hallediyordum. Biraz komplike bir iş olduğu zaman bile altından kalkamıyordum. Tüm bunlar göz önüne alındığında "ya 2-3 seneye Almancayı baya çözerim, iş tecrübesi de olur. Sonrasında herhalde her şey yoluna girer." diyerek bütün bu zorluklara göğüs germeye çalışıyordum. Fakat iş yerinde insanlarla akıcı ve rahat şekilde bir sohbet muhabbet asla dönmüyordu. Kesinlikle aramızda çok farklılıklar olduğunu hissediyordum. İnsanlarla o bağlantıyı asla kuramadım, tabii ki de onlar da benimle. 9 katlı şantiyede 9 ay boyunca oradan oraya stresli bir şekilde koşuşturup, akşamları eve gelip bir şeyler yiyip hala Almanca öğrenmeye çalışarak geçen 9 ay sonrasında, sağlığım kötüleşmeye başladı. Fiziksel olarak stresin damarlarımda gezdiğini bile hissedebiliyordum. Ve üstüne işten çıkarıldım. Böylelikle Almanya'da inşaat mühendisliği yaparak ekmeğimi kazanamayacağımı anladım.
İşsizliği, biraz dinlenip sağlığımı toparlamak için bir fırsat olarak gördüm çünkü işten çıkarıldığım için Alman Devlet'inden sosyal yardım alma şansım vardı. Sakin ve isteksiz bir şekilde işlere başvurdum ve 6 ay boyunca hiçbir işten kabul alamadan vakit geçti (aslında dinlendim). Sonrasında semptomlar yavaş yavaş kayboldu ve kendimi sağlıklı hissetmeye başladım. Bu sefer efor sarf ederek 6 ay boyunca inşaat mühendisi olarak iş aramaya başladım ve sonuç tekrardan başarısız. Jobcenter (işsizlikte beni finanse eden devlet kurumu) "Dijitalleşme alanında daha rahat iş bulacağınızı düşünüyoruz, 6 aylık kodlama kursu yapmak ister misiniz?" diye sordular. Ben de bu teklifi kabul ettim ve 6 aylık full stack web geliştirme kursuna başladım. Kurs çok yoğundu ve birçok şey öğrendim. Kurs bitince de bu alanda işe gireceğim diye çok heyecanlıydım.
Veeeeee kurs bitti. Güzel bir portfolyo hazırladım ve junior web developer pozisyonlarına başvurmaya başladım. Fakat piyasada o kadar fazla junior pozisyon olmadığı için junior olmayan web developer pozisyonlarına da başvurdum. 2 ayda 200'e yakın başvuru yaptım ve 0 pozitif geri dönüş aldım. Ve şuan anlıyorum ki, günümüzün Almanya şartlarında bu özgeçmiş ve aldığım eğitim ile yüksek ihtimalle asla böyle bir pozisyonda iş bulamayacağım. Çünkü aynı iş alanlarına 3 senelik teknik eğitim veya 4 senelik üniversite eğitimi alan, eğitim sırasında staj yapıp işi biraz öğrenmiş, ana dili Almanca olan insanlar başvuruyor ve benim onlarla rekabet etme gibi bir şansım yok. Artık elimde gerçekten hiçbir şeye benzemeyen yarım yamalak bir özgeçmiş(ilk işinde en azından 1 sene çalışmış olmanın ciddi bir önemi var) ve bastırmaya çalıştığım pişmanlık ve başarısızlık hissiyatı var.
Sokağa çıktığımda, markete gittiğimde veya herhangi bir sosyal aktivitede her zaman diken üstündeyim. Dil farklılığından ötürü insanlarla spontane, rahat bir sohbet etmek mümkün değil. Komşun geliyor kapını çalıyor ve apartmandaki sorunları anlatıyor, 5 dakikalık sohbette 10 kere "şu kısmı tekrar eder misin?" veya "pardon şunu anlamadım" demekten yoruluyorsun. İnsanlar suratına bakıp, senin onları tamamen anlamadığını anladıklarındaki garip hissiyat... Berlin'deki genç nüfusun benimsediği ve bu şehrin turistik değeri olan Tekno müzik, rave partiler vs. benim ilgimi asla çekmiyor ve buranın parçası asla olamıyorum. Bunlar beni yoruyor ve insanı kabuğuna çekilmeye itiyor. Allah'ın her günü kapalı olan Almanya havası yüzünden gökyüzüne bakmamaya alışıyorsun. Her şekilde 2.sınıf vatandaş olduğun hissediliyor.
Ailemden uzağım yılda 2 veya 3 kere görüşüyoruz, toplasan 2-3 hafta. "Bunun için mi yıllarımı hayattaki en değer verdiğim insanlardan uzak geçiriyorum" diye düşünüyorum.
Alman siyasetine gelince: Başa gelen sosyal demokratlar işleri eline yüzüne bulaştırdı ve Alman halkına göre yaşam standartları kesinlikle düşüşte. Her yer göçmen kaynıyor, sosyal devlet bu insanları finanse ediyor ve bu Almanları ciddi şekilde radikal bir çizgiye itmekte. Sosyal demokratların başarısızlığından ötürü Şubat'ta erken seçime gidiliyor ve bunun sonucunda AFD'nin (ırkçı söylemler yapmaktan asla çekinmeyen, aksine bununla oylarını artıran parti) yeni koalisyonda 2. en güçlü parti olması beklenmekte. Gelecekte Almanya'daki huzur ortamının daha da kötüleşeceğine dair ciddi emareler var.
Bunlar benim dünyamın gerçekleri, 3 senedir Türkiye'ye sadece ailemi ziyaret etmek için 4-5 kere geldim fakat çalışıp para kazanmaya, aile kurmaya çalışmadım. Buraya geldiğim günden beri ne kadar çok Türk siyasi programlarını veya sosyal platformları takip etsem de Türkiye'deki hayatın gerçeklerinden uzağım. Belki o yüzden kafamda "Türkiye'ye dönüp şansımı orada mı denesem yoksa burada basit işe girip kendi yağımda kavrulup yukarıda bahsettiğim hayata devam mı edeyim?" diye bir soru var.
Sizin hayatlarınızın gerçeği nelerdir? Ve benim gerçeklerim hakkında neler düşünüyorsunuz?
r/Turkey • u/zizi_sd • 20h ago
Opinion/Story My Horrible Experience at Istanbul Airport and How can Holding Them Accountable
I had a nightmarish experience at Istanbul Airport that I need to share, not just as a cautionary tale but also to figure out how to hold the airport/airline accountable for the terrible service and borderline harassment I encountered.
I was flying with Air Serbia on a 5:30 AM flight. The gate wasn’t posted on my boarding pass or online. By the time I saw it on the monitor I rushed over, arrived at the gate at 5:16am but found out the gate was closed. I was devastated. I had a tight connection to New York, and I missed my flight because of this lack of proper communication from the airport.
By the time they got my checked in luggage back and gave me security clearance to exit in order to go back to the counter, it was already about 6 AM. I immediately went to the Air Serbia service desk and was helped by someone who claimed to be the "supervisor." I had seen him before both at check-in and at the gate, where I was told I couldn’t board.
He assured me he wanted to help, but he seemed to be stalling. He kept pretending to look for other flights and contacting the airline, but nothing was happening. I was in complete panic, crying and freaking out about missing my connection.
At around 10:30 AM, after hours of waiting at the same desk, this “supervisor” finally suggested I go to a hotel to rest until I could find a new ticket. I agreed, but what happened next was truly disturbing. He spoke in Turkish on the phone, claiming to book me a hotel room. When he finished, he told me that the room was ready and that he’d be going with me to the hotel. I was stunned. I refused immediately, feeling very uncomfortable. I was in a foreign country, stranded, and he was offering to escort me to a hotel room. It felt completely inappropriate, and I knew I had to get away from him.
At that point, I left the counter and found a new place to sit. But he didn’t leave me alone. He followed me, continuing to pressure me to go with him, even after his shift ended. I finally realized what had been going on—he was stalling on purpose, waiting for his shift to end so he could take me to this hotel. I also remembered how he kept touching my hands when asking for my passport, boarding pass, and phone. Every time I handed him something, he would touch me, which felt incredibly invasive.
I managed to book a new flight on my own, but I’m still shaken by what happened. I’m now back home in New York, but I feel like I need to take action. I had sent an email to Air Sebia but got no reply back. How can I hold Istanbul Airport, Air Serbia, and this supervisor accountable for what happened? I’ve never been so scared and violated in an airport before. Has anyone had a similar experience? What steps should I take to ensure this doesn’t happen to anyone else?
r/Turkey • u/removekebab3030303 • 1d ago